Eskilerin söylediği “İşleyen demir ışıldar” diye bir söz vardı ama söz konusu sağlık olunca hele de bir yerimiz ağrıyorsa bu söz tüm anlamını yitiriyor.
Bu düşüncenin temelinde yanılgılarımız yatıyor.
Bir yerimiz ağrıdığında oranın onulmaz bir hasar gördüğünü düşünüyoruz.
Bir yerimiz hasar gördüyse orayı kullanmak daha çok zarar verir ve biz daha kötü oluruz varsayımına sarılıyoruz.
Oysa vücudumuzdaki pekçok yapı gibi eklemlerimizin beslenmesi ve sağlıklı kalması onların hareket etmesine bağlıdır.
Bilimsel çalışmalar hareket etmenin eklemlerimize zarar değil yarar sağladığını gösteriyor.
Bu nasıl olur ?
İlk önce bir soru ile başlayalım.
Diz ekleminizin içinden boydan boya bir kan damarı geçtiğini hayal edin. Hayal edin diyoruz çünkü gerçekte böyle birşey mümkün değil?
Neden?
Eğer diz ekleminiz kan damarları aracılığı ile besleniyor olsaydı ayağa kalkıp yük verdiğinizde bu damarlar tıpkı bir hortuma basmışsınız gibi zarar görür ya da iş göremez hale gelirdi. İşte bu nedenle eklemlerimiz kan damarları yolu ile değil eklemin içinde yer alan sıvılar yoluyla beslenirler. Eklemlerimizin beslenmesi eklem sıvısı ile sağlanır ve bu eklem sıvısı biz hareket ettikçe adeta eklem yüzeyini temizler ve onun beslenmesine yardım eder. Arabanızın camına yapışan toz zerrelerini düşünün hareket etmek silecekleri çalıştırıp, su püskürtmeye benzer.
Ekleme yük verdiğinizde kıkırdakta biriken atık maddeler eklem sıvısına karışırken eklemden yük kalktığında besin maddeleri kıkıdağa yönelir bu döngü sayesinde eklemler beslenir.
Yürümek ve koşmak gibi hareket türleri bu bağlamda her adımda yük verme ve yük alma döngülerini içerdiğinden eklemler için oldukça yararlıdır.
Eğer bir kıkırdak sorununuz var ve hareket etmekte treddütleriniz varsa öncesinde bir egzersiz programı ile kaslarınızı güçlendirebilir aşamalı olarak faklı egzersiz türlerine yönelebilirsiniz.